HOŞGELDİNİZ

Bu blogda oynadığım oyunların incelemesi mi desem, yazacağım hikayeleri mi desem, aklıma gelen fikirleri,projeleri mi desem...Kısaca aklıma ne gelirse yazacağımdan emin olabilirsiniz.

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Kader ve İntikam-Bölüm1

     
BÖLÜM 1
-----------------------------------------------------------------
           Kara bulutların gökyüzünü ablukaya aldığı bir gün arkadaşlarımla toplanmıştık.Eğlenebileceğimiz bir oyun bulmaya çalıştık ve ebelemece oynamaya karar verdik. Ebe ben olmuştum. Ona kadar saydım ve yakalamaya çalıştım arkadaşlarımı. Biraz kilolu olduğum için ebelemede zorlanıyordum. Kovaladığım arkadaşımı tam ebeleyecektim ki ayağım taşa takıldı ve yere düştüm. Yerde hafifçe sürüklendim. Dizim kanıyordu. Gökyüzünden bir damla düştü dizime ve devamı da geldi. Aniden yağmur bastırmıştı. Eve doğru koşuyordum. Merdivenlerden çıkarken bir adam çarptı bana. Yüzünü göstermeyecek bir biçimde giyinmişti.

-Pardon. Bir yerin acıdı mı? Acelem vardı da dedi.
-Hayır acımadı. Önemli değil.

         Adam hızlıca devam etti yoluna. Kapıyı çaldım. Açan olmadı. Hafiften cereyan yapıyordu bir yer. Meğer kapı az bir şey aralıkmış. "Allah Allah. Bizimkiler kapıyı açık bırakmazdı." dedim içimden. Salona doğru yürüdüm. Yerde kan izleri vardı. "Ne olmuş burada ?" dedim.Kan izlerini takip ederek salona girdim. Yerde yatanlar annem ve babamdı(!) . O an kaskatı kesilmiştim. Ağlamaya başladım. Baş uçlarına gittim. Babamın kafasını kaldırdım. Ağlayarak ve bağırarak "Yaşıyor musun baba!" dedim. Hafif bir ses geldi. Annemden geliyordu bu ses. "Oğlum kaç kurtul." dedi. "Neden" diye sordum. Cevap vermiyordu. Artık gözlerinin tek bir noktaya odaklandığını anlamıştım. Annem de ölmüştü. "Hayır" diye çığlık atmaya başladım. "Ölemezsiniz. Ben sizsiz ne yaparım ? " dedim. Gözyaşlarım durmuyordu.
          Birden kayboldular. Artık onları ellerimle tutamıyordum. Ellerim boş kalmıştı. Gözlerim kapalı bir şekilde ağlıyordum. Elimde bir şey hissettim. Ağırdı. Gözlerimi açtım ve elime baktım. Bu bir silahtı. Camdan bir rüzgar esti. "Hey çocuk!" dedi camda çömelerek duran bir adam. "Annenle babanı nasıl da kurşuna dizdim" dedi ve katıla katıla gülmeye başladı. Arkamı döndüm elimde silahımla. Çok sinirlendim ve bu adamın kim olduğunu öğrenmek istiyordum. Görünce adamı "Olamaz!" dedim içimden. Elim tutuklu kalmıştı. Bu o adamdı. Evet o yüzünü göstermeyecek biçimde giyinen adamdı. "Demek sendin ha ? " dedim. Birden oradan kayboldu adam silahı ona doğrultmuşken. Titriyordum korkudan ve ne yapacağımı bilememekten. "Hey çocuk ! Arkana bak" dedi. Bu oydu. Hemen dönüp ateş edecektim ama o beni vurdu ve yere düşüyordum. O merminin acısını ve kan kokusunu hissediyordum. "Sonum geldi herhalde." diye düşünüyordum. Birdenbire Ev de kaybolmuştu. Boşluğa düşüyordum.
          Aniden doğrularak ve terli bir şekilde uyandım. Elimde her zamanki silahım vardı korunmak için. Derin derin nefes alıyordum. Bir şekilde elimdeki silah patladı. Karşımdaki cam tuzla buz olmuştu. Bu sayede kendime gelmiştim. Evimdeydim. "Her gün aynı rüyayı görmekten bıktım artık! O olaydan 10 yıl geçti. Artık büyüdüm ama hala aynı rüyayı görüyorum" dedim ve elimi duvara vurdum. Ağlıyordum. Kalktım elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kendime bakıyordum. Yüzünü göremediğim o adam karşımda belirmişti. Sinirlendim ve adama doğru yumruk attım. Ayna paramparça olmuştu. Elim kanıyordu. Elimdeki acıya aldırmadan silahımı aldım ve evin arkasındaki ormanlık alana doğru koştum. Bir elma ağacının önünde durmuştum. Arkamdan kuş sesleri geliyordu. Oraya doğru döndüm. Tam ateş edecekken önümde yine o adam belirdi. Duraksadım. Elim titriyordu. Onu zihnimden atmak için gözlerimi kapadım. Ağladım yine. Biraz rahatlamıştım. Elim boş kaldı ve yanlışlıkla bir yere doğru ateş ettim yine. Nereye gittiğini anlamaya çalışıyordum. Ağacın arkasından biri gözüktü ve beni alkışlamaya başladı. "Bravo! Elmayı tam on ikiden vurdun." dedi ve hangi elmayı vurduğumu gösterdi. Uzun boylu, zayıf, bir gözü hafif inik -sanki sopa yemiş gibi- , yüzünde birkaç yara ve kolunda ilginç bir dövme ve belindeki silahıyla karşımda duruyordu.

-Kimsin sen ? Dedim.
-Adım Bülent. Silahlar konusunda uzmanım. Sende doğal bir yetenek olduğunu hissediyorum. Bunu az önce kendi gözlerimle de gördüm. Her ne kadar bunu bilinçli yapmasan da her insan havada duran bir elmayı on ikiden vuramaz. Niye bu kadar sinirlisin ve niye ağlıyorsun bilmiyorum ama tahminimce sen intikam istiyormuşsun gibi. Gel sana bu intikamında yardımcı olayım. Beni bir arkadaşın gibi gör ve seni eğitmeme izin ver.
-Neden sana güvenecekmişim? Öylece karşıma çıkıp bir şeyler söylüyorsun. Senin annemi  ve babamı öldüren adam olmadığını nereden bileceğim?
-Şu anda öyle bir konumda olsaydım zaten seni öldürmüş olurdum. Benim de senin gibi bir intikamım var. Bir kişinin intikam almak istediğini gözlerindeki ateşten anlarım. Ben de öldüremediğim bir kişiyi arıyorum. Gittiğim yerde onu bulamadım ve intikamımı alamadım. Er ya da geç onu bulup intikamımı alacağım. Ayrıca bir elin nesi var iki elin sesi var demiş atalarımız. Senin yeteneğin ve benim taktiksel düşüncem ve tecrübelerim sayesinde bunu başarabiliriz her ikimiz de.
-Başarabilirmişmişiz. Taktiksel düşünce ve tecrübelerin mi? Güldürme beni. Gel de sen bunu benim külahıma anlat. Babam o kadar güçsüz değildir. O da silahları iyi kullanır. Benim aradığım adam çok güçlü olmalı babamı öldürdüğüne göre. Senin o kadar güçlü olduğunu nasıl bileceğim? Belki çok güçsüzsün ve yanına koruma arıyorsun?
-Çok fazla saçmaladığının sen de farkındasındır umarım. Demek bana inanmıyorsun ha?

          Harekete geçmişti. Ne yaptığını anlamaya çalışııyordum. O kuşlara doğru yöneldi ve nişan aldı. Ateş etti. Beş kuşun hepsini de karavana yapmadan vurdu ve hiçbiri kaçamadı. Çok hızlıydı. Şaşırmıştım.
-E, bana inanıyor musun şimdi?
-Tamam sen iyi bir atıcısın. Bunu kabul ediyorum ama bir insan bunu neden yapar ya? Ne çıkarın var bu işten?
-Sen dünyada iyilik diye bir şey duydun mu? İyilik yapan bir insanın çıkarı olması mümkün mü? Bırak şu inadı!

          O anda dondum kaldım. İyilik...En son ne zaman duydum bu kelimeyi hatırlamıyorum. "Bu adama güvenebilir miyim? Belki de bu kaderdir. Allah bunu karşıma intikamımı almam için çıkarmıştır belki de. Ne kaybederim ki. Canımdan başka neyim var? Tamam. Kabul edeceğim. Eğitsin bakalım." diye düşündüm.

-Tamam. Beni eğitmene izin vereceğim ama bu sana güvendiğim anlamına gelmez.
-Tamam kabul.Adın nedir ilk önce onu öğreneyim ?
-Adım Erol.
-Erol bu gece hazırlan yanına çok fazla şey alma. Anlaştığımıza göre benimle yolculuğa çıkıyorsun. Yine burada buluşuyoruz.
-Yolculuk mu?
-Tabii. Ben bir ödül avcısıyım. Bazı önemli suçluları yakalayıp onların başlarına konulmuş paraları alır ve öyle geçinirim. Ayrıca ilk amacım seni eğitmek ve bu adamlara karşı tecrübe kazanmanı sağlamak.
-Daha senin hakkında neler öğreneceğim kim bilir?
-Bu daha ne ki!

          Dedi havalı bir biçimde. Tipi komiğime gitmişti. Gülmeye başladım . O da gülmeye başladı. Uzun zamandan beri ilk gülüşümdü. Bu adamı sevmiştim. Yolculuk fikri de hoşuma gitmişti ama bu evden ayrılmak... Nasıl olsa geri döneceğim intikamımı alınca. Silahımı, birkaç günlük yiyeceğimi, birkaç üst baş,bir de tulum koydum sırt çantama ve dediğimiz yerde buluşup yola çıktık. Sabah olunca ilk dersim başlayacaktı.Bir yandan hüzünlüydüm evimden ayrıldığım için, bir yandan sevinçliydim artık silah kullanmayı öğreneceğim diye, bir yandan ümitliydim intikamımı alabileceğim diye, bir yandan da şüpheliydim adama karşı. "Bir insana güvenme zamanla olur " dedim içimden.

-Bu gece kalabileceğimiz bir hana gidelim.Yarın sabah 'Karadedeler' köyüne gideceğiz.
-Tamam ama bende para yok Bülent.
-Sorun değil ben öderim. Ben sana demedim mi geçimimi nasıl sağladığımı.
-İyi. Tamam.

          Hana girdik. Uyumaya yatağa girdim. Heyecanlanmıştım. "Bu adamla kim bilir nasıl tehlikelere gireceğim, kim bilir hangi yerlere gideceğim, kim bilir neler öğreneceğim,kim bilir... Neyse düşünmeye çok da gerek yok" dedim ve uykuya daldım.

-----------------------------------------------------------------

5 yorum:

Adsız dedi ki...

hikaye güzel ama gereksiz ayrıntılara buda hikayeyi sıkıcı yapıyo

Emir Kılınç dedi ki...

Gereksiz ayrıntı mı? Örnek verebilir misin? Düzelmeye çalışayım?

Adsız dedi ki...

hikaye yazmayı bırak, oyun oynayarak hayatını ziyan etme, anime ve dizilerle ömrünü harcama. Kendini boşalt, dolu kap doldurulmaz. Ondan sonra gelenler gelecektir.

Berker dedi ki...

Evet hobilerinden vazgeç. Hayatını yaşama.

Emir Kılınç dedi ki...

Berker aradaşımın dediğine katılıyorum. Hobilerini bırakmak mı? Neden bunu yapayım? Hikaye yazmayı bırak demiişsin. Demek ki beğernmedin belli. Düşüncelerin için teşekkür ederim:)